Sabah yorgunluğunuz, yaygın ağrınız varsa dikkat!
Fibromiyalji sendromu kas ve iskelet sisteminde kronik yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu ve bilişsel bozukluklarla seyreden, kişinin günlük yaşam aktivitesini kısıtlayan önemli bir sağlık problemi. 12 Mayıs Fibromiyalji Farkındalık Günü dolayısıyla bilgi veren Ege Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Simin Hepgüler fibromiyalji riskinin, fibromiyaljisi olan kişilerin birinci derece yakınlarında 8 kat daha yüksek olduğunu belirtti. Fibromiyaljinin tedavisinde ilaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, sağlıklı beslenme ve stressiz bir hayat çok önemli.
Fibromiyalji sendromu kas ve iskelet sisteminde kronik yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu ve bilişsel bozukluklarla seyreden, kişinin günlük yaşam aktivitesini kısıtlayan önemli bir sağlık problemi. 12 Mayıs Fibromiyalji Farkındalık Günü dolayısıyla bilgi veren Ege Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi ve Türkiye Romatizma Araştırma ve Savaş Derneği (TRASD) Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Simin Hepgüler fibromiyalji riskinin, fibromiyaljisi olan kişilerin birinci derece yakınlarında 8 kat daha yüksek olduğunu belirtti. Fibromiyaljinin tedavisinde ilaç tedavisinin yanı sıra egzersiz, sağlıklı beslenme ve stressiz bir hayat çok önemli.
Kas ve iskelet sisteminde kronik yaygın ağrı, yorgunluk, uyku bozukluğu ve bilişsel bozukluklarla seyreden fibromiyalji sendromu, kişinin günlük yaşam aktivitesini kısıtlayan önemli bir sağlık problemi. Fibromiyalji sendromunun bir hastalık olduğunu, semptomlarını ve hastalıkla nasıl baş edilebileceğini halka anlatarak fibromiyalji farkındalığını artırmak amacıyla 12 Mayıs tarihi, Fibromiyalji Farkındalık Günü olarak kabul ediliyor.
Fibromiyalji sendromunun nedeninin tam olarak bilinmediğini belirten Ege Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Simin Hepgüler genetik, çevresel, nöroendokrin, biyokimyasal, kasa ait faktörler, sinir sistemi, immünolojik ve psikolojik faktörlerin hastalığın gelişmesinde rol oynadığını söyledi. Prof. Dr. Simin Hepgüler şöyle devam etti: “Genetik yatkınlığı olan kişilerde çevresel, immünolojik, travmatik ve hormonal faktörlerin sinir sisteminin hassasiyetini artırarak, ağrı düzenlemesinin bozulmasına ve fibromiyalji belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabileceği düşünülmektedir. Fibromiyalji hastalarının birinci derece yakınlarında, Fibromiyalji sendromu gelişme riski 8 kat daha fazladır. Fibromiyaljili annelerin çocuklarında da fibromiyalji görülmektedir. Bununla birlikte hastalıkla ilgili kesin bir gen bölgesi tespit edilememiştir.”
Sabah yorgunluğu ve kronik yaygın ağrı en sık görülen belirti
Fibromiyalji sendromunun 20 ila 50 yaş arası kadınlarda daha sık görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Simin Hepgüler hastalığın erkeklerde, çocukluk çağında ve gençlerde de görülebileceğini, erkeklerde daha az görülmesinin sebebinin ise erkeklerin bu yakınmalarla doktora daha az başvurması olduğunu belirtti. “Fibromiyaljinin görülme sıklığı 70 yaşından sonra azalmaktadır. En sık görülen belirtileri; kronik yaygın ağrı, sabah yorgunluğu, uyku bozukluğu, tutukluk hissi, dikkatini toplamada ve odaklanmada bozulmadır. Uyku bozukluğunun mu fibromiyaljiye yol açtığı, fibromiyaljinin mi uyku bozukluğuna yol açtığı kesin olarak bilinmemektedir. Çünkü bazı fibromiyalji hastalarında uyku bozukluğu yoktur, kronik ağrılı hastalarda da uyku bozukluğu olabilir. Ayrıca fibromiyalji hastalarında depresyon ve anksiyete bozukluğu sıklığı da artar.”
Fibromiyalji hastalarının Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon uzmanlarına ve Romatoloji uzmanlarına başvurabileceğini, hastanın klinik belirtilerine göre diğer hekimlere de yönlendirilebileceğini belirten Prof. Dr. Simin Hepgüler şunları söyledi: “Tanı, hastalığın klinik özelliklerine göre konulur. Tanıda öykü ve fizik muayene esastır. Laboratuvar ve görüntüleme yöntemleri diğer hastalıkları dışlamak için kullanılır. Öyküde, hastanın yaşı, mesleği, uyku düzeni, aktiviteleri, psikososyal durumu, geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, travmalar önemlidir. Fibromiyalji hastalarına uygulanacak ilaçlı-ilaçsız tedavi kombinasyonları, hastanın yakınmalarını azaltır, fonksiyonel kapasitelerini arttırarak yaşam kalitesini düzeltmeye yardımcı olur. İlaçsız tedaviler olarak, eğitim, egzersiz, tamamlayıcı ve alternatif tedaviler sayılabilir. Bu hastalarda egzersiz; kişiye özel olmalı, şiddeti yavaş yavaş arttırılmalı, hastanın toleransına göre düzenlenmeli, havuz egzersizleri, düşük tempolu yürüme, yüzme ve su aerobiği verilmelidir. Tamamlayıcı ve alternatif tedavi, multidisipliner tedaviler içinde güvenle uygulansa bile, akupunktur, hidroterapi, masaj tedavisi ve hipnoterapi hakkında daha fazla çalışmalara gereksinim vardır. İlaç tedavisinin yararlarıyla ilgili ise kanıta dayalı çalışmalar mevcuttur.”
Fibromiyalji hastaları, kendi hastalıkları konusunda bilinçlendirilmeli
Fibromiyalji hastalarının eğitiminin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Simin Hepgüler şunları söyledi: “Hastalara hastalığı hakkında bilgi verilmeli, giderek kötüleşen bir hastalık olmadığı, yaşamı tehdit etmediği, görüntüsünde bir problem yaratmayacağı anlatılmalıdır. İnsan ilişkileriyle ilgili sorulara yanıt verilmeli, ağrı üzerine psikososyal faktörlerin etkileri, egzersizin yararları belirtilmeli, öz-yeterlilik ve öz-yönetimini geliştirerek belirtilerle baş edecek bilincin geliştirilmesi sağlanmalı, ilaçsız ve ilaçlı tedaviler anlatılmalı, hastanın yakınmaları azalıncaya kadar takip edilmelidir.”
Fibromiyalji hastaları kendine uygun hobiler edinmeli, stresten kaçınmalıdır
Prof. Dr. Simin Hepgüler fibromiyalji hastalarının dikkat etmesi gereken hususları şöyle özetledi: “Hastalar, kendilerine verilen eğitimde söylenenlere dikkat etmeli, hava koşullarına uygun giyinmeli, havasız ortamlardan, hava akımlarının olduğu yerlerden, sigaralı ortamlardan ve stresten kaçınmalıdır. Stresle mücadele yöntemlerini uygulamalı, gerekirse psikolog desteği almalı, sağlıklı beslenmeli, egzersizlerini ve sporunu önerilen tarzda yapmalı ancak aşırı yorulmamalıdır. Kendine uygun hobiler edinmeli, tamamlayıcı ve alternatif tedaviler uyguluyorsa, doktoruna bilgi vermelidir. İlaçlarını doktorlar tarafından önerilen dozlarda ve düzenli olarak kullanmalıdır. Eğer ilaç tedavisinden yanıt alamadıysa doktoruna başvurmalı, ilacının doz düzenlemesi, kesilmesi veya değiştirilmesi doktor tarafından yapılmalı, ehil olmayan kişilerin sözüne güvenmemelidir.”