Sarılmanın Azı da, Çoğu Da Zarar..!

Evlilikte mutluluk, huzur zor yakalanan duygulardır. En zor olanı da evlilikteki mutluluk duygusunu uzun süre devam ettirebilmektir.

Evlilikte mutluluk, huzur zor yakalanan duygulardır. En zor olanı da evlilikteki mutluluk duygusunu uzun süre devam ettirebilmektir.

Bu konuda çok fazla öneri ve bilimsel çalışma vardır. Bu çalışmalar içinde belki de en önemli ve etkili yöntemlerden birisi de sarılmaktır.

Düzenli Sarılın

Dünyanın en saygın aile terapistlerinden Prof.Dr. John Gottman ilginç bir çalışmaya imza attı. Gottman, uzun yıllar sıcak birliktelik yaşayan çiftlerin yaşamlarındaki faaliyetleri analiz ettiğinde, iyi cinsel yaşantısı olan ve birbirlerine yakın hisseden çiftlerin en sık yaptıkları etkinliğin düzenli sarılma davranışı olduğunu kanıtladı.

Bilimsel çalışmalar sarılma içerisindeki küçük dokunuşların, “afferent c” isimli tensel sinirlerin uyarılmasını sağlıyor. Afferent c sinirleri, yalnızca tüylü deride bulunuyor ve dokunma, acı ve baskıyla ilgili bilgiyi ileten sıradan sinirlerden farklı olarak doğrudan beyinle bağlantı kurarak endorfinlerin salınımını tetikliyor.

Acı kontrol sisteminin bir parçası olan endorfinler, ağrı kesici etki yaratır. Aslında endorfinler morfinden(en güçlü ağrı kesici) yaklaşık 30 kat daha etkilidir.

Esther Perel “Mating in Captivity” kitabında Sarılmanın nörofizyolojisinden bahsederken sarılmanın sevgi hormonu olarak bilinen oksitosin salgıladığı anlatıyor. Esther Perel , fazla sarılmanın oksitosini fazla uyaracağından böylelikle çiftleri birbirine duygusal fazla yakınlaştıracağından ve birbirlerine fazla alışacaklarından tutkunun zamanla körelmesine dikkat çekiyor. Bunun anlamı, ne yazık ki fazla sarılmak eşler arasındaki cinsel hayatlarını kötü etkiler. Aynı tuz gibi, eksikliği sorunlara yol açarken, fazlası da başka tür sorunlara yol açar.