Stresli Ortam Anne- Bebek Bağlanma Sorunu Yaratıyor
Birçok anne- baba adayının farkında olmadığı bir sorun; bağlanamama sorunu. Anne ve bebeğin bağlanma sorununun en büyük etkeni ise gebelik sırasında ve sonrasındaki stresli ortam. Bebek, ebeveynler ile bağlanma sorunu yaşadığı takdirde bu durum çocuğun ileri zamanlarda yaşamında da sorunlar ile karşılaşmasına sebep oluyor. Bağlanma ve bağlanma sorunu nedir? Çağlayan Dil ve Konuşma Danışmanlık Merkezi'nden Uzman Psikolog ve Ergoterapist Leyla Ak cevapladı.
-Öncelikle bağlanma nedir? Bağlanmanın etkileri nelerdir?
Ak: Doğduğumuzdan itibaren bir bağ ile doğmuş oluyoruz. Bağlanma da daha ilişkisel bir durum, diğer insanlarla ile ilişkisel biçimimiz diyebiliriz. Bağlanma temel bir gereksinimdir. Bağlanmak için gerekli olan öncüller ile doğuyoruz, yani bağlanmaya yatkın bir şekilde doğuyoruz. Doğduktan sonra da ebeveynler ya da bakım veren kişi ile ilişkisel bir bağ kurmamız gerekiyor. Bizim fizyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarımızı karşılayacak kişiler ile bağ kuruyoruz. Bağlanmanın sağlıklı ve sağlıksız yönleri var ama bir şekilde bağlanmak zorundayız. Sağlıklı bağlanma yani güvenli bağlanma temel ihtiyaçlarımıza anında cevap veren, fiziksel temasın da çok fazla olduğu, bizi sakinleştiren ve güven verecek ortamın sağlanması ile olur. Bağlanacak kişinin, bize bakım veren fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılayan bu ebeveynlerden ya da bize bakım veren kişilerden olabilir, bu illaki anne olmak durumunda değil farklı bir bakıcı ya da bakım veren kişi olabilir. Temel bakım veren bir kişiye mutlaka bağlanırız, o temel bakım veren kişinin duyarlılığı önemli, benim ihtiyaçlarımı anlıyor ve zamanında cevap veriyor olması lazım. Ama bakım verenin de bebeğe bağlanması önemli. Burada karşılıklı bir etkileşim söz konusu.
Bizim kişilik yapımızı, karakterimizdeki yapıları nasıl dışarıya vuracağımıza dair adımları aslında ilk etapta bağlanma ile öğreniyoruz. İleriki yaşlarda psikolojik sağlamlığımızın temellerini burada atıyoruz. Zihinsel yapımızda çok etkisi oluyor. Doğumdan ölüme kadar gerçekleşen sürecin en önemli etkeni bağlanma. Bağlanmanın sağlıklı olması yaşam sürecindeki gelişimimizin sağlıklı olması demektir. Bağlanmada bir sorun olduğu takdirde gelişimimizin belli noktalarda sağlıksız ve düzensiz devam etmesine neden oluyor. Bu yaşamdaki duruşumuzun ilk maddesi bağlanma. En basitinden, bir çocuğun dil konuşma becerisini etkileyen en önemli etken ailesi ve çevresi ile ilişkisi. Tabii ki dil konuşma becerisine farklı fizyolojik etkenlerde neden olabilir ama eğer güvenli ve sağlıklı bir bağlanma gerçekleşmişse çocuğun konuşma becerisi, problem çözme becerisi gelişiyor ve duygu tutum anlamında daha tutarlı davranıyor.
-Anne ve çocuk arasındaki bağ ilk olarak anne rahminde başlar. Bu durum tüm anne adayları için geçerli mi?
Ak: Bakım veren ve bebeğin bağlanma noktasında annenin hazır olması gerekiyor. Aslında direkt olarak ailenin hazır olması gerekiyor. Fetüs 26. haftada annenin duygu durumunu, annenin stresini, anneni yanıtlarını algılıyor. Eğer anne hamilelik sürecini iyi geçirirse, rahat ve konforlu geçirirse, eşi duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılıyorsa, anne sağlıklı bir hamilelik geçiriyorsa sağlıklı bir şekilde de bağlanmanın oluşumuna yardımcı oluyor. Gebelikte bağlanmanın temelleri atılıyor. Ailenin birbirleri ile etkileşimde ve iletişimde olması gerek. Bütün anneler için geçerli, hamilelik ne kadar sağlıklı geçerse bağlanma da o kadar iyi oluyor. Özellikle ilk hamilelikte bu durum çok önemli, aile etkileşimde içinde olmalı.
-Hamilelik sürecinde annenin psikolojik durumuna yardımcı olabilmek adına baba adayları neler yapabilir?
Ak: Gebelikte annenin stressiz bir gebelik geçirmesi noktasında baba yardımcı olabilir. Akşamları ufak bir yürüyüş bile anneye hem psikolojik hem de duygusal olarak çok yardım sağlıyor. Ufak masajlar iyi olabilir. Gebelik sürecinde anne adayı hormonal ve fizyolojik olarak büyük değişim geçiriyor bu noktada baba, anneye daha anlayışlı davranmalı. En basitinden bebek alışverişinin beraber yapılması anneye güven hissi verecektir buna bağlı olarak bebek de güvende hissedecektir. Bu hissedilen güven doğum sonrasında oluşacak bağın sağlıklı olmasına yardımcı olacaktır.
-Her geçen gün anne ve baba adaylarının hamilelik konusunda bilinci artıyor diyebiliriz. Buna bağlı olarak anne ve baba adayları ebeveyn eğitim programlarına daha fazla ilgi göstermeye başladı. Sizce bu eğitim programları yararlı mı? Ne gibi faydaları var?
Ak: İlk gebelik ise ebeveyn eğitim programlarına katılmaları çok güzel olur, hatta bu konuda bir uzman desteği almaları gerek. Gebelik süreci bu sayede keyifli geçiyor ve grubun içinde diğer anne- baba adaylarının da olması biraz daha güçlü hissedilmesine neden oluyor ve sürecin daha rahat geçmesine sebep oluyor.
-Hamilelik sürecinde yaşanan sorunlar doğumdan sonra anne ve bebeğin arasındaki bağı etkiliyor mu?
Ak: Gebelik sürecinde loğusa depresyon yaşanacaksa ya da yaşanıyorsa ki bu zaten gebelik sürecinde kendi belli ediyor. Sonucunda bu depresyon anne ve bebeğin bağlılığını etkiliyor. Eğer anne gebelik sürecin, sıkıntılı geçiriyorsa doğum sonrasında bebeğin ihtiyaçlarına cevap veremeyebilir. Bundan dolayı anne gebelik sürenci sağlıklı geçirmesi çok önemli. Bu noktada babanın anneye güven vermesi, fiziksel ve psikolojik olarak annenin yanında olması çok önemli.
-Anne adayının doğumdan sonra Loğusa depresyonu geçireceğine dair sinyallerin daha gebe iken anlaşıldığını ifade ettiniz. Bu belirtiler nelerdir?
Ak: Loğusa depresyonu yaşanacağı hamilelik sürecinde anlaşılıyor. Belirtileri ise genelde anne önceden keyif aldığı aktivitelere karşı keyifsizlik gösteriyor, sorumluluklarını yapmak istemiyor ya da hamilelik ile ilgili hâlâ tereddüt ediyorsa. En fazla iş ile ilgili kaygıları oluyor genelde doğum sonrasına odaklanmak yerine gelecek ile ilgili kaygıları oluyor. Genelde ilk belirtisi sorumluluklarını yerine getirmemek oluyor, günlük yaşam rutinlerini gerçekleştiremeye başladıklarında doğum sonrasında da bu yaşanacak demektir ve loğusa depresyonu yaşanacak demektir ve genelde depresyon 2 yıl sürmektedir. Genelde 4. Aydan sonraki süreçte belirtiler kendilerini göstermeye başlıyor.
-Anne ve babalar çocuk ile aralarında ir bağlanma sorunu olduğunu nasıl anlayabilirler? Bağlanamama sorunu nasıl çözümlenebilir?
Ak: Bağlanma sorunu ilgili ciddi bir destek almaları gerekiyor. İlk başta terapiste gittikten sonra bir değerlendirme sonrasında izlenecek yol ortaya çıkacaktır. Her aile kendi bağları içinde analiz edilmesi gerekir. Eğer çocuk gelişimsel gerilik yaşıyorsa, çocuk kendi başına oynamıyorsa anne ile oyun oynuyorsa, keşif duygusu yoksa, anne ortamdayken oyun oynamıyorsa ya da anne odadan çıktıktan sonra tedirgin olmuyorsa bunlar bir bağlanma sorunudur.
Bebek zaten refleksler ile doğuyor, meme arama refleksi, fiziksel temas dürtü ile doğduğu için bebek bağlanmaya hazır doğuyor. Bu durumda annenin bunu nasıl karşılayacağı önemli. Çocuğun ağlamalarını ya da ihtiyaçlarına uygun yanıtlar vermesi gerekiyor. Zamanında beslemesi zamanında altını değiştirmesi ve uyku zamanın iyi ayarlaması. En öneli olan ise fiziksel temas, anne sık sık fiziksel temasta bulunmalı bol bol sarılmalı. Aslında çok basit ama yeni bir durum olduğu için stres faktörü çok önemli bu durumda babanın, çocuk ve anneye stres açısından yardımcı olması gerekiyor. Bebek anlamıyor demek doğru olmuyor aslında çünkü bebek 26. haftadan annenin tüm duygu değişimini algılayabiliyor.
-Bebeklerin anne karnında 26. Haftalarında annenin duygu durumunu algılayabildiğini söylediniz. Bebek doğum sonrasında stressiz bir ortama doğmuş olsa bile anne karnındaki süreçte stresle karşılaştığında yine de etkileniyor mu?
Ak: En önemli sorun şu 26. Haftan sonra üç ve altı ay sürecinde anne stres altında kaldıysa sonrasında çocuğun kişiliğine elbet ki etki ediyor. Bebek doğumdan sonra stressiz bir ortama maruz kalmış olsa dahi eğer anne gebelik sürecinde 26. Haftadan sonra uzun biri süreçte stresli olduysa çocuğun karakterine yansıyabiliyor.