YETERSİZ SU TÜKETİMİNİN ULAŞTIĞI TEHLİKE TAHMİN EDİLENİN ÜSTÜNDE!

Susuzluk her yaş grubu için vücudun normal dengesini bozacak bir durumken, ileri yaşlı kimseler için ise yaşlanma sürecindeki fizyolojik değişikliklerden dolayı daha tehlikeli bir hal alabiliyor. Yaz aylarının en sıcak günlerinin yaşandığı bu dönemde, gözler İngiliz bilim insanları tarafından hazırlanan ve İngiliz Beslenme Vakfı tarafından yayınlanan makaleye çevrildi: 'Hafif şekilde ortaya çıkan sıvı kaybı bile zihinsel durumu olumsuz etkiliyor ve yorgunluk hissini arttırıyor.

İngiliz Beslenme Vakfı’nın yayınladığı çalışmayı değerlendiren Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk; “Bizler vakıf olarak sadece sıcak havalarda değil, her mevsim yeterli su tüketime vurgu yapıyor ve bu konuya önem veriyoruz fakat bu çalışmanın sonuçları özellikle ileri yaşlı kimseler için son derece kritik. Çalışmada öne çıkan, dehidrasyonun yani vücutta sıvı kaybının, bilişsel bozukluğu ve fonksiyonel yetenek değişiklikleri olanlarda daha yaygın olduğu yönünde. Su, idrar yollarının ve böbreklerin sağlıklı olmasına yardımcı olur. Sıvı alımı azaldığında ise idrar yolu enfeksiyonu ve böbrek taşı oluşma riski artar ve yetersiz sıvı alımı, akut böbrek hasarının ana nedenlerinden biri olarak karşımıza çıkar.”
DÜŞÜK TANSİYON, HALSİZLİK VE BAŞ DÖNMESİ DE YETERSİZ SIVI ALIMINA BAĞLI OLABİLİR…
Çalışma; yutma güçlüğü, bunama ve kötü kontrol edilen diyabetin de ileri yaşta daha sık görüldüğüne ve hepsinin de yeterli sıvıyı alamama ile ilişkili olduğunu işaret ediyor.
Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk; “Yetişkin bir bireyin günde 2- 2,5 litre su tüketmesi gerekiyor. Sıvı kaybı olasılığı, idrar söktürücüler, çeşitli müshiller ve ilaçlarla daha da artarken, idrarını tutamayan insanların sıvı alımını azaltması onları dehidrasyona daha yatkın hale getiriyor” dedi.
İDRAR RENGİ EN İYİ REHBER
Yetersiz su tüketimine bağlı yaşanan sıvı kaybı sonrası, düşük tansiyon, halsizlik, baş dönmesi ve düşme riski de söz konusu. Ayrıca bası yaraları ve cilt hastalıkları geliştirme olasılığı da daha yüksek görülebiliyor. Kabızlığında en yaygın nedenlerinden bir olarak görülen sıvı kaybı, idrar çıkışıyla da anlaşılabiliyor.
 
 
Genel bir kural olarak, idrarın rengi yararlı bir rehber olabilir; kokusuz ve soluk renkte olan idrar genellikle iyi bir sıvı alımını işaret eder, koyu ve güçlü kokulu idrar ise sıvı kaybının yaygın belirtisidir. Diğer belirtiler arasında; ağız kuruluğu, batık gözler, kuru inelastik cilt, uyuşukluk veya yönelim bozukluğu da yer alıyor.
Türk Böbrek Vakfı Diyetisyeni Gökçen Efe Aydın ise; “Günlük olması gereken miktar 2-2,5 litre su tüketimidir. Bu konuda zorlananlar için alternatif olarak suların içerisine meyve parçaları, nane ve maydanoz gibi yeşillikler doğranabilir ve tarçın gibi baharatlarla lezzetlendirilebilir. Bu şekilde daha fazla su tüketmek mümkün olacaktır. Ayrıca özellikle dikkat edilmesi gereken önemli konulardan bir diğeri de sıvı alımına eşdeğer tutulan ve içerdiği yüksek şeker oranları ile hayli tehlikeli olan soğuk çaylar ve gazlı içecekler. Serinlemek isterken bir kutu gazlı içecekten 10 adet küp şeker alıyor olmak, farkında dahi olunmadan şeker tüketimini arttırmış oluyor. Şeker konusunda üzerine konuşulacak ve ferahlatıcı özelliğinden dolayı yaz aylarında sık tüketilen karpuz için de aynı tehlike söz konusu. Karpuz, yüksek su içeriği sayesinde terle atılan sıvının karşılanmasını sağlar. Ancak karpuzun aşırı tüketimi yüksek şeker içeriğinden dolayı doğru değildir.