Dikkat! Son Ana Kadar Belirti Vermeyebiliyor!

Karaciğer kendini yenileyebilen özelliğe sahip olmasına karşın kimi hastalıklar ve alkol, bu organda yetmezlik gelişmesine yol açabiliyor. Karaciğer yetmezliğinin tek tedavisi ise organ nakli! Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 bin kişi yaşamını sürdürebilmek için bağış bekliyor, ancak yapılan bağışlar bu ihtiyacı karşılamıyor.

Dikkat! Son Ana Kadar Belirti Vermeyebiliyor!

Karaciğer kendini yenileyebilen özelliğe sahip olmasına karşın kimi hastalıklar ve alkol, bu organda yetmezlik gelişmesine yol açabiliyor. Karaciğer yetmezliğinin tek tedavisi ise organ nakli! Ülkemizde her yıl yaklaşık 2 bin kişi yaşamını sürdürebilmek için bağış bekliyor, ancak yapılan bağışlar bu ihtiyacı karşılamıyor.

Dikkat! Son Ana Kadar Belirti Vermeyebiliyor!
05 Kasım 2021 - 09:53

Organ nakli ve beyin ölümü konusundaki yanlış inanışlar nedeniyle bağışların istenen düzeyde olmadığını belirten Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, “Ülkemizdeki 10 yılık istatistiklere göre; bir yılda gerçekleştirilen karaciğer nakli sayısı bin ila bin 700 arasında değişiyor. Dolayısıyla nakil ihtiyacının tamamını karşılayamıyor. Ayrıca bu nakillerin de çok büyük kısmı canlı vericiden yapılıyor. Bu yıl yapılan bin 80 nakil ameliyatından sadece 121’i kadavradan gerçekleştirilmiş. Oysa her yıl bine yakın beyin ölümü gerçekleşiyor. Geri dönüşsüz bir süreç olan beyin ölümü hakkındaki yanlış bilgilendirmeler insanların organ bağışı yapmalarını engelliyor. Bu nedenle beyin ölümü ve organ nakli gibi konularda toplumun bilgilendirilmeye devam edilmesi büyük önem taşıyor” diyor. Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, organ bağışı çağrısında bulunuyor.

Hayati işlevlerden sorumlu organ olarak karaciğer; hormonları dengeliyor, protein ve safra asidi üretiyor, kanın pıhtılaşmasından sorumlu faktörlerin sentezini yapıyor. Ayrıca vücuda giren zararlı maddeleri de arındırarak alkol, ilaçlar ve yaşlanmış kan hücrelerinin temizlenmesini sağlıyor. Ancak halk arasında sarılık olarak bilinen hepatit hastalıkları, alkol, karaciğer yağlanması ve bağışıklık sistemi sorunlarından dolayı bu fonksiyonlarda bozulma yaşandığını anlatan Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, şunları söylüyor: “Karaciğer kendini yenileyebilen bir organ olmasına karşına hasarın giderek artması nedeniyle bu özelliğini kaybedebiliyor. Bu da mide bulantısı, halsizlik, ciltte ve gözlerde sararma, karın bölgesinde aşırı sıvı birikmesi, bacaklarda ödem ve kaşıntı gibi karaciğer yetmezliği bulgularına yol açabiliyor. Öte yandan son ana kadar belirti vermeden de ilerleyebiliyor. Bu durum da risk grubundaki kişilerin kontrollerini düzenli yaptırmalarının önemini ortaya koyuyor.”

Karaciğer yetmezliğinde tek çare organ nakli 

Karaciğer nakli için bekleyen hastaların ne yazık ki böbrek hastalarının sahip olduğu diyaliz benzeri bir tedavi şansı bulunmuyor. Dolayısıyla karaciğer yetmezliğinde tek çare organ nakli oluyor. Bu hastalar, yetmezlik bulguları nedeniyle çok sık hastaneye yatıyor ve yaşam kaliteleri de düşüyor. Bozulan karaciğer fonksiyonlarının kanser riskini de artırdığına işaret eden Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, diğer organlarda gelişen hasara ilişkin de şu bilgileri veriyor: “Hastaların karınlarında asit birikiyor ve zaman zaman bu asidin boşaltılması gerekiyor. Yemek borusu kanamalarına bağlı gelişen ve hayatı tehdit eden kanama riski olabiliyor. Ensefalopati denilen bilinç bulanıklığı da karaciğer yetmezliğinin bir sonucu olarak gelişiyor. Bazen hastalar komaya girip uzun süre yoğun bakımda kalabiliyor. Ayrıca karaciğer yetmezliğine bağlı böbrek ve akciğer yetmezlikleri de görülebiliyor.”

Pandemi döneminde bağış da nakil de azaldı

Pandemi döneminde yoğun bakım servislerinin genelde Covid-19 vakalarına ayrılması nedeniyle beyin ölümü tanısı alanların sayısında azalma yaşandığını kaydeden Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, bunun da organ bağışında düşüş anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Ayrıca organ bağışının arzu edilen düzeyde olmamasında toplumda organ nakli ve beyin ölümü konusundaki yanlış inanışların da çok etkili olduğunu belirten Doç. Dr. Tonguç Utku Yılmaz, “Beyin ölüm sonrası ailelerin onayına engel olabilecek faktörler ne yazık ki yetersiz bilgilenmeden kaynaklanıyor. Örneğin, ‘Ölmeden öldürürler’ korkusu ve vücut bütünlüğünün bozulmasına yönelik düşünceler çok etkili oluyor. Oysa beyin ölümünde tanı heyet tarafından çok kolay konan ve bitkisel hayattan farklı bir durumdur, geri dönüşü yoktur. Organ bekleyen hastaların çektikleri sıkıntıları sona erdirecek, yüzde 90’a ulaşan cerrahi başarının ardından yaşamları boyunca günde bir ilaç alarak normal hayatlarına dönmelerini sağlayacak bağışlar çok önemli.”

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum