Afet dönemlerinde ebelik hizmetlerinin önemine değinen Prof. Dr. Soğukpınar, “Olağandışı ya da afet olarak da adlandırılan bu tür durumlarda arama kurtarma faaliyetleri hiç şüphesiz ilk yapılması gerekenlerdir. Bu sırada acil sağlık hizmetleri, afetzede bireylerin yaşama şanslarının artırılmasında ve ölümlerin önüne geçilmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Özellikle literatürde, savunmasız ya da dezavantajlı grup olarak adlandırılan kadınlar ve çocuklar ise başta depremler olmak üzere doğal afetlerde en fazla etkilenen grubu oluşturuyor. Diğer yandan normal bir yaşam dönemi olan gebelik ve doğum süreçleri, yaşamın sürekli var olan biyolojik gerçekleri olup, çoğunlukla acil müdahaleyi gerektiren önemli durumlardır” dedi.
“Gebelik, takibi özenle yapılması gereken bir durumdur”
Gebeliğin özel bir durum olduğuna değinen Prof. Dr. Soğukpınar, “Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu tarafından, her gebeliğin istenilen gebelik olduğu, her doğumun güvenli gerçekleştiği bir dünyaya ulaşmak amacında programlar yürütülüyor. Gebelik dönemi, sağlık ve hastalık çizgisinin birbirine yaklaştığı ve kadınların daha çabuk hastalandığı, sağlık takibinin yapılmasını gerektiren özel bir dönemdir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde, anne çocuk sağlığı hizmetlerinden, daha geniş kapsamda üreme sağlığı hizmetlerinden doğrudan sorumlu olan meslek üyesi olan ebeler de kendilerine hizmet etmesi beklenen birinci öncelikli sağlık ekibi üyesidir. Ülkemizde 1996 yılından bugüne üniversite eğitimi ile Avrupa Birliği standartlarında eğitim almakta olan ve zorunlu mezuniyet koşulları bulunan ebelik mesleğinin afet durumlarında rolü çok önemlidir. Çünkü yaşama sağlıklı başlama noktasında iki cana aynı anda hizmet veren ebelik mesleğinin hizmet alanları oldukça geniştir. Bunlar; gebelik öncesi danışmanlık, gebelik izlemlerinin yapılması akla ilk gelecek olanlardır. Diğer bir hizmet alanı ise gebeliklerin takibi sırasında gelişebilecek normalden farklı durumların yani risklerin erken saptanması ve uzmana sevk edilmesidir. Normal doğumları kendi sorumluluğunda gerçekleştirme ehliyeti bulunan ebelerin, doğum sonrası döneme ilişkin lohusalık bakımı, yenidoğan muayenesi ve bakımı da bu dönemde yerine getirilmesi önemli sorumluluklarındandır” dedi.
“Afetler düşük ve erken doğum riskini artırır”
Doğal afetler sırasındaki ebelik hizmetlerine değinen Prof. Dr. Soğukpınar, “Doğal afetler sırasında annelerin ve çocuklarının hayatını kurtarabilecek üreme sağlığı hizmetlerinin sağlanması son derece önemli olup, bu kapsamda yapılması gerekenler, afetzede gebelerin öncelikle genel sağlık durumunun stabilize edilmesi, daha sonra da ivedi olarak bebek izlemin yapılmasıdır. Düşük ve erken doğum riskinin yüksek olduğu bu süreçte, acil obstetrik bakım ilkeleri kapsamında, gebeliğin sonlanma olasılığına karşı hazırlıklı olunmalı, mutlaka acil ekipmanların tedarik edilmesi gözden kaçırılmamalıdır. Rutin klinik hizmetlerinin olanaksız olduğu afet durumlarında acil doğum eylem planı ile doğumlar gerçekleştirilmeli, doğum sonu süreçte ise kanama nedeni ile özellikle kritik olan ilk saatler sonrasında gerekli lohusa bakımı sürdürülmelidir. Yenidoğanın fizik muayenesi ile emzirmenin sürekliliği için bireysel danışmanlık da ihmal edilmemesi gerekli rutin uygulamalardır” diye konuştu.
Afetler sırasında anne ve bebek sağlığının korunmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Soğukpınar, “Doğumdan sonraki 42’nci güne kadar geçen dönem hem anne hem de yenidoğan sağlığı için oldukça kritik bir dönemdir ve bu zaman aralığındaki bakım eksikliği, hastalık ve ölüm riskini artırabilir. Yapılan çalışmalar çok ani gelişen doğal afetler sırasında gebelik döneminde anemi, bebek ölüm hızı, formül mama ile beslenen bebekler, düşük doğum ağırlıklı doğan bebeklerin yüzdelerinde artışlar olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak; afetler gibi olağandışı süreçlerde özellikle kadınlar ve çocuklar savunmasız nüfus olarak değerlendirilerek, bu gruba hizmet vermek üzere sağlık ekibi içerisinde mutlaka ebelere yer verilmelidir” diye konuştu.
YORUMLAR